ACS24KayıtGiriş

Kahve Tüketimi Kardiyovasküler Semptomlara Bağlı Olabilir

Yazan Bengisu Keskin Meriç
Kategori Koroner
Mayıs 08, 2021
2 dak okunur

ACS24 İstanbul

23 Kasım 2024, İSÜ Vadi Kampüs
Hoşgeldiniz!

Yaklaşık 400.000 kişinin kahve tüketim alışkanlıklarının incelendiği çalışma, bu alışkanlıkların büyük ölçüde kişinin kardiyovasküler sağlığından etkilendiğini göstermiştir.

Geniş bir nüfus veri tabanından elde edilen veriler, esansiyel hipertansiyon, anjina veya kardiyak aritmileri olan kişilerin, bu koşullardan hiçbirine sahip olmayanlara göre daha az kahve içtiğini gösterdi. Bu kişiler kahve içtiklerinde ise kafeinsiz içme eğilimindelerdi.

Güney Avustralya Üniversitesi Avustralya Sağlık Merkezi direktörü PhD Elina Hyppönen liderliğindeki araştırmacılar, gerginlik ve kalp çarpıntısını arttırdığı bilinen kahveden kaçınma tercihinin genetiğe dayandığını söylüyor.

Hyppönen, “Vücudunuz size fazladan bir fincan kahveyi içmemenizi söylüyorsa, muhtemelen bir nedeni vardır,” diye belirtti.

Çalışma, American Journal of Clinical Nutrition’da online olarak yayınlandı.

“İnsanlar; yorgun hissettiklerinde canlanmak, tadı güzel olduğu için ya da sadece günlük rutinlerinin bir parçası olduğu için kahve içiyorlar. Ancak farkına varmadığımız şey, insanların bilinçaltında güvenli kafein seviyelerini kan basıncının ne kadar yüksek olduğuna bağlı olarak kendi kendilerine düzenlemeleri muhtemelen koruyucu bir genetik mekanizmanın sonucudur.Bu durum çok kahve içen birinin, çok az kahve içene kıyasla muhtemelen genetik olarak kafeine daha toleranslı olduğu anlamına gelmektedir” dedi Hyppönen.
“Ek olarak, geçmiş araştırmalardan insanların kendilerini iyi hissetmediklerinde daha az kahve içme eğiliminde olduklarını biliyoruz. Hastalığın davranışı tetiklediği bu tür fenomenlere ters nedensellik deniyor,” diye ekledi.

Bu analiz için, kendisi ve ekibi, büyük bir epidemiyolojik veri tabanı olan UK Biobank’ta bulunan 390.435 Avrupa kökenli birey hakkındaki bilgileri kullandı. Alışılmış kahve tüketimini hastaların kendileri bildirdi.Sistolik, diyastolik kan basıncı (BP) ve nabız başlangıçta ölçüldü. Yazarlar, başlangıçtaki kardiyovasküler semptomların; hastane teşhislerinden, birinci basamak sağlık kayıtlarından ve / veya kişisel raporlardan alındığını belirtti.

Kan basıncı ve nabız ile kahve tüketimi arasındaki ilişkiyi araştırmak amacıyla, nedensel bir ilişki için kanıt sağlamak üzere daha yüksek kan basınçlarını ve kalp atış hızını yansıtan varyantlar gibi genetik bilgilerin kullanılmasına izin veren Mendelian randomizasyonu adlı bir strateji kullandılar.

Sonuçlar, esansiyel hipertansiyon, anjina veya aritmisi olan katılımcıların, “semptom bildirmeyenlere kıyasla daha az kafeinli veya kafeinsiz kahve içen kişiler olma olasılıklarının daha yüksek olduğunu” gösterdi.

Daha yüksek sistolik ve diyastolik kan basıncına sahip olanlar, genetiklerine göre başlangıçta daha az kafeinli kahve içme eğilimindeydiler, “tüm yöntemlerde nedensel açıklamayı destekleyen tutarlı genetik kanıtlar elde edilmiştir” olarak eklediler.

Ayrıca, genleri nedeniyle istirahat kalp atış hızı daha yüksek olan kişilerin kafeinsiz kahveyi seçme olasılığının daha yüksek olduğunu buldular.

Hyppönen, “Bu verilerin 2 önemli sonucu olduğunu bilrdirdi. “İlk olarak, bedenlerimizin davranışlarımızı bizim fark edemeyeceğimiz şekillerde düzenleyebileceği ve eğer bir şey bize iyi gelmiyorsa, bunun bir nedeni olabileceğini gösteriyor.

“İkincisi, sonuçlarımız sağlık durumumuzun kısmen içtiğimiz kahve miktarını düzenlediğini gösteriyor. Bu önemlidir, çünkü hastalık davranışı yönlendirdiğinde, gözlemsel çalışmalarda sağlıkla ilgili yanıltıcı ilişkilere yol açabilir ve gerçekten de kahve içmeyen grup aynı zamanda daha fazla hasta bireyi içerdiğinden sağlık yararları konusunda yanlış bir izlenim yaratabilir.’’ dedi.

Hyppönen, şimdilik, doktorlar hastalarına, bu çalışmanın alışılmış kahve tüketiminin sağlık üzerindeki etkilerine dair araştırmaların neden çelişkili olduğuna dair bir açıklama sağladığını söyleyebilir dedi.

“Çalışmamız kahvenin iddia edilen yararlarının altında yatan belirsizliğin altını çizerken aynı zamanda vücudumuzun olumsuz etkilerden kaçınmamıza yardımcı olacak şekilde kahve tüketim seviyemizi düzenleme yeteneği hakkında olumlu bir mesaj veriyor. ”
Nieca Goldberg (Langone Health, NYU Women’ Heart Programı’nın tıbbi direktörü) , “Aşırı kahve tüketiminin en yaygın semptomları, taşikardi olarak da bilinen çarpıntı ve hızlı kalp atışlarıdır” dedi.

Goldberg, “Bu çalışma, kardiyak semptomların kahve tüketimini etkileyip etkilemediğini görmek için tasarlandı ve hipertansiyon, anjina, aritmi öyküsü ve sağlıklı olmayan kişilerin kafeinsiz kahve içme veya hiç kahve içmeme eğiliminde olduğunu gösterdi” diye ekledi.

“İnsanlar doğal olarak kahve alım miktarlarını kan basınçlarına, çarpıntı ve / veya artmış nabızlarına göre değiştiriyorlar” dedi.

Goldberg, sonuçlar ayrıca, “mevcut kahve çalışmalarına dayanarak sağlığa fayda veya zarar verdiği sonucuna varamayacağımızı” öne sürüyor diye ekledi.


Önceki Yazı
Ulusal Kardiyojenik Şok Girişim Protokolü ile Kardiyojenik Şok Hastalarında Yüksek Sağkalım

Bengisu Keskin Meriç

İÜ Cerrahpaşa Kardiyoloji Enstitüsü

sponsorlu icerik
ZİYARET EDİN

İlgili Yazılar

ACS Live: ASSURE-DES Trial
Eylül 26, 2024
1 dak
© 2024, Tüm Hakları Saklıdır.

Kısayollar

ACS MaxACS24Programİletişim

Sosyal Medya