CanlıACS24Giriş

DAPA Çalışması: Primer PKG sonrası erken ICD, ölüm oranlarını azaltıyor mu?

Yazan Alp Burak Çatakoğlu
Kategori Koroner
Mayıs 09, 2019
1 dak okunur

ACS24 İstanbul

23 Kasım 2024, İSÜ Vadi Kampüs
Şimdi Canlı!

DAPA çalışmasının sonuçlarına göre, STEMI için PKG uygulanan, yüksek riskli bazı hastalarda, 90 gün içerisinde implante edilebilir bir kardiyoverter defibrilatörün profilaktik implantasyonunun, ölüm riskini azalttığı gösterildi.Araştırmacılar, STEMI tedavisi için PKG yapılan ve ani ölüm riski olan hastaları, yalnızca konvansiyonel tıbbi tedavi veya konvansiyonel tıbbi tedavi ile birlikte ICD implantasyonu olacak şekilde iki gruba atayarak, prospektif, randomize bir çalışma gerçekleştirdiler.

Hollanda Zwolle’deki Isala Heart Center’daki araştırmacı ve doktora adayı Danielle Haanschoten “Erken ICD implantasyonunun, primer PKG sonrası mortalite riski yüksek olan hastalara yardım edip etmediğini bilmek istedik” dedi.

Isala Heart Center Araştırma Enstitüsü Müdürü Dr. Arif Alvan “Önemli olarak, AMI’li hastalarda bu konuyla ilgili DINAMIT çalışmasındaki hastaların sadece %25’ine primer PKG yapılmıştı” dedi. “Hastaların çoğu eski bir tedavi olan tromboliz ile tedavi edildi. Bu yüzden biz sadece primer PKG ile tedavi edilen STEMI hastalarını dahil ettik.”

Dahil edilme kriterleri arasında primer PKG’den sonra 3’ten düşük TIMI akımı, % 30’dan düşük sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu, Killip sınıf II veya üstü ve primer ventriküler fibrilasyon vardı. PKG’den 30 ila 60 gün sonra ICD implantasyon yapıldı. Birincil son nokta, tüm nedenlere bağlı ölümdü.

Haanschoten’in Heart Rythm Society yıllık bilimsel oturumlarındaki bir sunum sırasındaki açıklamasına göre: “266 hastanın (ortalama yaş, 61 yaş; %78 erkek) kaydolduktan sonra, veri güvenliği izleme kurulunun tavsiyesi üzerine, beklenenden yavaş hasta alımı nedeniyle çalışma erken sonlandırıldı”.

Gruplar arasındaki geçiş oranları, ICD grubunda %4.6, kontrol grubunda %19.3 idi.

9 yıllık median takip süresince, ICD grubundaki hastaların %24.4’ünün, kontrol grubundaki hastaların %35.6’sının öldüğünü söyledi (P = 02).

Haanschoten “Fark esas olarak kardiyak ölümlerde izlenirken, kardiyak olmayan ölümler yönünden anlamlı fark yoktu” dedi. “Önceki çalışmalarda, ICD gruplarında aritmik olmayan ölümler daha yüksekti ve bu durum ICD’nin aritmik ölümler üzerindeki etkisini tamamen etkisiz hale getirdi.”

Elvan, “Eğriler çalışmanın en başından ayrılıyor ve ölüm oranlarındaki fark zamanla artıyor” dedi. “DINAMIT çalışmasında görüldüğü gibi, son dönem kalp yetmezliğinden dolayı ölecek olan hastalar yerine, aritmik olaylara yatkın hastaları seçmemizin önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu çalılmada bu hastaları dışladık.”

Ani kardiyak ölüm ICD grubunda sayısal olarak daha düşüktü (%3.1’e %5.9; P = .521).

Elvan, “Çalışmamız yavaş dahil edilme oranı nedeniyle vaktinden önce sonlandırıldı ve DINAMIT çalışması yayınlandıktan sonra hiç kimsenin çalışmamıza hasta dahil etmeye motivasyonu yoktu” dedi. “Ancak uzun takip süreleri nedeniyle, başlangıçta hesapladığımız sonlanım noktalarının sayısına ulaştık. Sonunda, çalışmamız katma değer yarattı ve MI sonrası erken dönemde ICD implante etmeyi düşünmeliyiz.”

Referans:

Haanschoten D, ve ark. Özet S-MP12-02. Sunum: HRS Yıllık Bilimsel Oturumlar; 8-11 Mayıs 2019; San Francisco.


Önceki Yazı
SYNTAX’tan EXCEL’e: Cerrahi ile tedavideki başarı artışının nedeni optimal medikal tedavi mi?

Alp Burak Çatakoğlu

Liv Hospital, İstinye Üniversitesi

sponsorlu icerik
ZİYARET EDİN

İlgili Yazılar

ACS Live: ASSURE-DES Trial
Eylül 26, 2024
1 dak
© 2024, Tüm Hakları Saklıdır.

Kısayollar

ACS MaxACS24Programİletişim

Sosyal Medya