ACS24KayıtGiriş

Ulusal Kardiyojenik Şok Girişim Protokolü ile Kardiyojenik Şok Hastalarında Yüksek Sağkalım

Yazan Hasan Ali Barman
Kategori Koroner
Mayıs 01, 2021
2 dak okunur

ACS24 İstanbul

23 Kasım 2024, İSÜ Vadi Kampüs
Hoşgeldiniz!

Detroit bölgesinde birkaç hastanede başlayan ve kardiyojenik şok ile seyreden akut miyokard enfarktüslü (MI) hastalara yönelik bakımı standartlaştırma protokolü, tüm ülke çapında geleneksel yöntemlerden belirgin şekilde daha iyi sağkalım oranlarına yol açtı.

Ulusal Kardiyojenik Şok Girişimi (NCSI) protokolünün final sonuçlarına göre, hastaların %71’inin taburcu olmak için hayatta kaldığı ve %68’inin 30 günde hayatta olduğu gösterilmiştir.

Evre C veya D şok tablosunda başvuran ve eski çalışmalardaki hasta grubunun çoğunu oluşturan hastaların NCSI protokolü ile % 79 ve % 77 sağkalım oranlarına sahip olduğu gösterilmiştir.

Evre E hastaları ve ekstrem vakalar, sağkalım oranları eski çalışmalarda %20’nin altında olan bu hastalarda NCSI protokolü ile sağkalım taburculukta %54, 30 günde ise %49 olarak saptanmıştır.

Özellikle evre C ve D kardiyojenik şok tablosunda başvuran hastalarda, %50’nin üzerinde sağkalım oranlarının sürekli olarak elde edebilmesi, bu noktaya gelmek için harcanan sıkı çalışmayı ve yapılan tüm araştırmaları burada vurgulamak son derece önemlidir.

NCSI protokolü, kardiyojenik şokun hızlı tanımlanmasını ve desteklenmesini vurgular (kapı- destek zamanı <90 dakika olmalı). NCSI protokolü, Impella (Abiomed) ventriküler destek cihazının perkütan koroner girişimden (PCI) önce erken yerleştirilmesi ve inotroplar ile vazopresörlerin kullanımını azaltmak için sağ kalp monitörizasyonunu içermektedir.

Bu analizde, 29 eyalette 80 merkezde kardiyojenik şok ile başvuran 406 ardışık akut MI hastasının (ortalama yaş, 63,7 yıl; %24 kadın) sonuçları değerlendirilmiştir.

Çalışma araştırmacılarından Dr. Basir, bu çalışmanın son 20 yıldır Kuzey Amerika’da yapılan en büyük prospektif akut MI kardiyojenik şok çalışması olduğunu vurguladı. Dahil edilen hastaların “şimdiye kadar çalışılmış en kritik hasta kohortlardan birisi” olduğunu belirterek, hastaların ortalama kan basınçları 77/50 mmHg, %77’sinde Laktat >2 mmol/L (ortalama 4.8 mmol/L) ve % 25’i evre E şok tablosunda idi.

Hastaların dörtte biri diğer kurumlardan transfer edilmiş olup, %82’sinde ST-segment yükselmeli MI ile başvurmuştur. Hastaların üçte ikisinde çok damar hastalığı, %13’ünde ise sol ana koronerde sorumlu lezyon saptanmıştır.

Hastaların %90’ında sağ kalp kateterizasyonu, %92’sinde Impella CP cihazı, %5’inde Impella 2.5 cihazı, % 78’inde femoral yolla PCI ve %27’sinde ise aspirasyon trombektomi işlemi uygulandı.

Dr. Basir, bu hasta gruba rağmen, 30 günlük sağ kalım oranlarının, önceki kardiyojenik şok çalışmalarından daha iyi olduğunu söyledi. Önceki kardiyojenik şok çalışmaları ile karşılaştırıldığında, bu çalışmalarda 30 günlük sağkalım oranları SHOCK, IABP SHOCK ve CULPRIT SHOCK çalışmalarında sırasıyla %53, %60 ve %49 olarak saptanmıştır.

Bununla birlikte, ilk bir yıl boyunca sağkalım tüm kohortta %53’e, evre C veya D şok tablosunda olan hastalarda %62’e, evre E şokunda ise % 31’e düşmüştür.

Dr. Basir’e göre “Bir yıllık mortalite bu hastalar için bir sorun olmaya devam ediyor ve hedefe yönelik tıbbi tedaviye, erken ileri kalp yetmezliği takibine ve [aşırı doymuş oksijen] SSO2 değerlendirmesiyle planladığımız gibi yeni tedavilere olan ihtiyacı vurguluyor. ISO-SHOCK çalışmasının enfarktüs boyutlarını azaltmak için, “bu yıl başlayacağını” belirtti.

NCSI’deki umut verici sonuçlar göz önüne alındığında, randomize kontrollü RECOVER IV çalışması 2022’de başlaması planlanmaktadır. Bu çalışma NCSI ile benzer dahil etme kriterlerine sahip hastalarda Impella pre-PCI’nın Impella’sız PCI’den üstün olup olmadığını değerlendirecektir.

DanGer Shock randomize çalışması Danimarka ve Almanya’da devam etmekte olup standart bakım ile karşılaştırmalı olarak Impella CP cihazı ile 6. ayda tüm nedenlere bağlı ölümleri değerlendirmektedir.

Dr. Basir, “Bu protokolün daha fazla kullanılması ve güçlendirme stratejilerinin iyileştirilmesinin sağ kalımının sürekli olarak %80’in üzerinde bir orana çıkacağını varsayıyoruz” dedi.

Dr. Kirk Garratt, geç komplikasyonların taburculuktan 1 yıla kadar uzanan dönemde %20’lik bir mutlak ölüm artışına yol açtığını kaydetti ve sunulan mekanik desteğe ne kadar atfedilebileceğini sorgulamıştır.

Dr. Basir, verilerin özel olarak izlenmediğini, ancak birçok hastanın çoklu organ yetmezliği ile geldiğini ve çoğunluğunun devam eden kalp yetmezliğinden öldüğünü söyledi.


Önceki Yazı
ACS Next

Hasan Ali Barman

İÜ Cerrahpaşa Kardiyoloji Enstitüsü

sponsorlu icerik
ZİYARET EDİN

İlgili Yazılar

ACS Live: ASSURE-DES Trial
Eylül 26, 2024
1 dak
© 2024, Tüm Hakları Saklıdır.

Kısayollar

ACS MaxACS24Programİletişim

Sosyal Medya